Dolmuştayım
İki kadın gittikçe yükselen tonda karşılıklı konuşuyorlar.
Daha heyecanlı olan iş yerindeki arkadaşıyla yaşadığı hadiseyi anlatıyor,
etraftan işitildiğini fark etmeden ya da umursamadan. Diğer ses arada onu
cesaretlendirecek onay cümleleriyle arkadaşını gaza getiriyor. Önce
önemsemiyorum ama o kadar hararetliler ki bütün dolmuş ister istemez dinlemek zorundayız.
Konuşanları görmüyorum. Benim için sadece iki ses, elsiz ayaksız suretsiz iki
ses sadece.
Heyecanlı ses ''kızım'' diyor ''ben sabırlıyımdır.
Sabrettim sabrettim ama sonunda herkesin içinde öyle bir laf oturttum ki (çok affedersiniz
aynen aktarıyorum sadece) eşekten düşmüşten beter oldu mosmor ettim onu, tek
laf edemedi öylece kaldı''
Arkadaşı onu onaylayan cümlelerle takdirlerini belirtiyor.
Biraz sonra sesler susuyor veya iniyorlar
İnenleri görmüyorum.
Bilmiyorum ama benim etrafımdaki bütün sesler
görüntüler siliniyor sadece heyecanlı sesin kelimeleri yankılanıyor
kulaklarımda sabırlıyım. Sabrederim… Oturturum… Rezil ederim... Kapak yaparım… Laf
sokarım… Benn zekiyimmm...
Sonra fark ediyorum ki bu tarz kelimeleri ne çok
duyuyoruz sokakta, işyerlerinde, dizilerde altın günlerinde ya da sosyal
medyada.
İnsanlar laf sokmayı kapak yapmayı küçük düşürmeyi bir
zekâ göstergesi kabul eder olmuşlar. Zekâ bunlarla mı gösterilir oldu. Sabır
gibi bir erdem intikam pusuna yatmadan önce mi kullanılır oldu? Önemsiz
çıkarlar için, komplekslerin tatmini için kendini göstermek için, ihtiraslar
için pusuya yatmak, insanları savunmasız yakalamak diliyle ısırmak
kelimeleriyle zehirlemek, insana ait özellikler mi?
Hayalimdeki sesler sanki vücut buldu.O, biraz önce
rakibinin şahsiyetine geçirdiği dişlerinden zehir akarken dilini zevkle dışarı
çıkarıp titreten bir yılan, taşların altındaki kuytu köşelere saklanıp avının
savunmasız anını kollayan bir akrep.
İçim ürperdi acaba acaba çok sıradan ve olağan
gördüğümüz hallerimizle biz neye, kime benziyoruz? Suretimiz insan ya siretimiz?
Dünyaları içine alacak kapasitedeki kalbimize sevgi değil de kin, intikam
ve nefret mi dolduruyoruz?
O anda eşekten düşmüşten beter olan! Savunmasız kalan
diğer kişi durumu kabullenip ''ah bu kadar zeki bir insanla başa çıkamam
ayağımı denk alayım ona saygılarımı sunayım '' mı diyor yoksa oda başka
bir pusuya mı yatıyor?
Evlerde, sokaklarda, iş yerlerinde pusuya yatmış
zehirli kelimeler besleyen dillerini kılıç gibi bileyen insanlar mı bekliyor?
Varlık hiyerarşisinin en üstündeki insana; İnsan-ı kâmil
olma potansiyeli ile dünyaya gelen âdemoğluna yakışır mı başka mahlûklara
benzemeye çalışmak?
Hadisenin tamamını bilmiyorum. Ne olmuş ne bitmiş önce
kim kime ne demiş. Çok da önemli değil zaten. Ama bildiğim bir şey var ki
iletişim tek taraflı olmaz. Kimse % yüz masum olmayacağı gibi % yüz kusurlu
da olmaz. Bir problem varsa iki tarafın katkıları(!) İle olaylar bir yere
gelir. Yapılacak olan intikam almak değil problemi nasıl çözeceğimizi
bulmaktır.